Evi hasar görenler dikkat! İşte depremzedelerin hakları
İzmir’de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremden sonra onlarca canımızı kaybettik. 17 çürük bina yerle bir olurken binlercesi da hasar aldı. Peki bunun sorumlusu kim? Vatandaş can ve mal kaybının hesabını kime soracak? Depremzelerin hukuki haklarını, nasıl bir yol izleyeceklerini avukatlar cevapladı. Avukat Mehmet Aslan, ölümler ve yaralanmalar için izlenecek yolu şöyle anlattı: “Depremde yakınlarını kaybedenler veya yaralananlar, binaları inşa eden müteahhitler, yapı denetim firmaları ve belediyeler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmalı. Ölüm olaylarında bu süreç kamu davasına dönüyor ancak yaralanmada suç duyurusu gerekiyor. Benim önerim ise her iki durum da şikayetin yapılması. Savcı şikayeti inceledikten sonra bilirkişi raporu ister. Bu rapordaki kusurlular ifadeye çağrılır. Kusur varsa da ceza davası görülür.” MADDİ ZARARLAR İzmir’de yapılan son açıklamalara göre 180 bina ağır, 190 bina orta, 1267 bina az hasarlı. Binlerce ailenin maddi kaybı söz konusu. Bu kayıpları için bilgi veren Aslan, “Deprem sigortası bulunanlar sigorta kapsamındaki hasar bedellerini ilgili sigorta şirketlerine başvuru yaparak alabilir. Zorunlu deprem sigortasının ödemeleri limitli. Evi tamamen yıkılan birinin alacağı üst sınır da 240 bin lira. Ayrıca ölüm dahil olmak üzere tüm bedeni zararlar, manevi tazminat talepleri, enkaz kaldırma masrafları, kâr kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti, her türlü taşınır mal, eşya ve benzerleri kayıplar DASK kapsamı dışında. Eğer özel deprem sigortanız varsa poliçenize göre ödeme alırsınız. Ancak sigortanız yoksa ya da tüm kayıplar telafi edilmediyse bu noktada müteahhite, yapı denetim kurumuna ya da belediye dava açma hakkınız var. Zararın tespiti için taşınmazın bağlı bulunduğu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemelerine müracaat ederek zarar tespiti yaptırabilir. Tespit çalışmasında hileli durum var mı ve bunun sorumlusu kim ortaya çıkar. Mağdur da kişi ya da kurumlara tazminat davasını açar. Depremden sonra vatandaş muhatabını ve suçu öğrenince 2 yıl içinde dava açmalı. 10 yıl içinde tespit edilmeyen durumlar zaman aşımına uğrar” diye konuştu. YAŞANANLAR KASTEN ADAM ÖLDÜRME Mİ? Avukat Hikmet Güngör, ‘Depremde yaşanan can kayıpları için kasten adam öldürme suçundan yargılama mümkün mü?’ sorusuna şu cevabı verdi: “Taksirle adam öldürme ya da yaralama suçu içinde ‘bilinçli taksir’ diye bir bölüm var. Yani işin yaratacağı sonuçları bildiği halde o suçun işlenmesi durumu... İşte savcılık İzmir’de ya da başka bir alanda deprem sonrası yaşanan can kayıplarını böyle değerlendirebilir. Hatta, komşunuz binada kolon kesip yıkıma sebebiyet verdiyse yine aynı şekilde yargılanabilir. Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” YAPI DENETÇİLERİ DE YIKIMDAN SORUMLU Gayrimenkul Hukuku Uzmanı Avukat Hikmet Güngör ise müteahhitler kadar yapı denetim firmalarının da sorumlu olduğuna dikkat çekti. Güngör, “Yakın bir zaman kadar müteahhitler çalışacakları yapı denetim firmasını kendi seçiyordu. Bu durum, kimi inşaat firmalarınca kötüye kullanıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bir düzenleme ile denetime havuz sistemi getirdi. Artık inşaatları denetleyen firmalar otomatik atanıyor. Ama bu düzenleme gelene kadar binlerce yapı eski sistemle denetlendi ya da ‘sözde denetlendi.’ Şimdi depremde canına malına zarar gelen vatandaşlar hem müteahhit hem de yapı denetim firması hakkında dava açabilir. Denetim firması görevi kötüye kullanma suçundan ceza alır ve lisansı da iptal olur. Hatta o firmanın aldığı numuneyi test eden laboratuvar işini doğru yapmadıysa ceza alabilir” dedi. DEPREMDEKİ HASAR ‘GİZLİ AYIP’ Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, halk arasında DASK adıyla da bilinen zorunlu deprem sigortası konusunda yeterli bilince sahip olmadığımızı söyledi. Bugün için ülkemizdeki binaların yaklaşık yarısının DASK güvencesinden yoksun olduğunu, hala yaptırmamış olanların zorunlu deprem sigortasını yaptırması gerektiğini, bunun yanında özel sigortaların da değerlendirilebileceğini söyleyen Ağaoğlu, “Vatandaş özel şirketlerce verilen tekliflerde poliçelerdeki ‘muafiyetler’ bölümünü dikkatle incelendikten sonra sigorta yaptırmalı” dedi. DASK’ın yanında sıfır bina alanların haklarını müteahhitlerden de talep edebileceğini belirten Ağaoğlu, “Müteahhitler normal şartlarda teslimden itibaren 5 yıl boyunca üretim hatalarından tüketiciye karşı sorumludur. Boru patlarsa, çatı akarsa yapmak zorundadır. Ancak bunun yanında inşaat, projeye uygun yapılmadıysa veya firma vaat ettiği kalitede malzeme kullanmadıysa özellikle statik projede yer alan taşıyıcı unsurları tam olarak gerçekleştirmediyse bu defa sorumluluk bina ömür boyunca sürer. Evi 20 yıl önce alan da ‘gizli ayıp’ olduğu için hakkını aramalı. Çünkü vatandaş betonunun kalitesini, demirin cinsini çıplak gözle bakıp anlayamaz. Eğer sıfır aldığınız bina depremde hasar gördüyse önce belediyeye risk ve hasar durumunu tespit ettirmeli, ertesinde firmaya ihtarname göndermelisiniz. Tespit aşamasında bir başka yol da Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurmak. Ancak bu yolu seçenler için bir gider söz konusu olur. İhtarname sonrası şikayet için arabulucuya başvurmak gerekir. Yine çözülmezse harç ödemeden tüketici mahkemesinde dava açabilirsiniz. Vatandaş DASK’tan talep edemediği kırılan eşya, hasar nedeniyle otelde konaklama, geçici ikamet kirası ve iş kaybı gibi birçok gider kalemini de firmadan isteyebilir. Ancak firma iflas etmiş veya ortadan kaybolmuşsa maalesef bu noktada tüketicinin bir sonuca ulaşması pek mümkün olmaz” diye konuştu.
Mehmet Aslan, gayrimenkul, ticaret, bilişim, fikri mülkiyet hukuku avukatıdır. Özellikle önde gelen inşaat projelerinde arazi geliştirme, gayrimenkul ihtilafının çözüme kavuşturulması, inşaat ve iskan ruhsatı alınması, yönetim planı yazımı...